Burada herkes her işini kendi yapıyor: Mesela suyu kapınıza kadar getiren kimse yok. Mesela arkasında "yük ve eşya taşınır" yazan kamyonetler yok.
Ama burada her şeye pratik çözümler var. Mesela taşınmaya: Kamyonet kiralayabiliyorsunuz eşyanızın miktarına göre. Biz de öyle yaptık tabii ki. En yaygın olanı U-Haul. 24 saat kamyonet sizde kalabiliyor. Ama kilometre başına da para alıyorlar. Yanınıza eş, dost bulup, sırtlanıyorsunuz mobilyayı. İyi tarafı, az eşya varsa, çok uygun oluyor. Kötü tarafı, çok eşya varsa, canınız çıkıyor! Ama genelde beyaz eşya taşınmıyor burada.
Geldiğimizden beri aldıklarımızı evinde kaldığımız arkadaşımızın önce evinde, sonra oralara sığmayıp, yüzsüzlüğümüzde sınır tanımayarak, ev sahibinin jipini garajından çıkarıp, garajında biriktirmişiz. Bir koltuk, iki yatak diye baktığımız eşyamız, bir kamyonet dolusu olmuş meğer!
Ama çok şükür dostlar edinmişiz buralarda da hemen, ya da dost insanlar da varmış! Işılak Ailesi bize çok yardımcı oldu, onlarsız ne yapardık bilmiyorum.
Akşamdan aldık U_haul'u. Tabii önce onun hikayesini anlatmalıyım: Taşınmamız bir Cumartesi gününe kaldığından, tedbirli davranıp, önceden rezervasyon yaptırdın on-line. Yeni taşınacağımız eve yakın bir yerden kiralarsam, eşyaları boşalttıktan sonra çok kilometre yapmayız diye düşünerek. Uyanıklık yaptım yani. Cuma akşamından aldık aracı, ama beklediğimiz gibi bir ofis çıkmadı karşımıza, içinde herşeyin satıldığı bir bakkal dükkanıymış meğer. Önce bulamadık hatta, dolandık epeyce. Sonra bulduk neyse ki. İşlemler jet hızıyla tamamlandı hiç konuşmayan çekik gözlü dükkan sahibi tarafından. Highway'i kullanarak, Waterloo'ya geldik.
Ve yağmur başladı! Ailemizin iki ferdi biz taşınamadan Türkiye'ye döndükleri ve akılları da burada kaldığı için, en azından eşyaları garaja taşıyalım da size kolay olsun taşımak demişlerdi. İyi ki de demişler! Zaten iyi ki de varlar! Garaja yanaştırdık kamyoneti ve imece usulü yükledik tüm eşyaları. Yaklaşık 40 dakika kadar sürdü. Havadaki ani sıcaklık değişimi korkunçtu. Bir iki saat içinde, yağmur, rüzgar, soğuk!
İşimiz bittiğinde, çayımız hazırdı. Keyifle içtik çayımızı, yanında güzel sohbetle.
Bu arada taşınacağınız ev bir apartman ise, öyle keyfinize göre kamyonu dayayamıyorsunuz kapıya. Asansörü kullanmyın diyen apartman yöneticisi ile asansörsüz taşımam diyen taşımacılar arasında da kalmıyorsunuz. Size belirli bir süre için belirli bir asansör tahsis ediliyor, arkadan da kapısı olan. Ve o asansör siz taşınana kadar başkaları tarafından kullanılamıyor.
Bizim 11'e kadardı süremiz, 10:40'da işimiz bitmişti. Eşyaları eve attık ve sevgili Oya bizi kahvaltıya götürdü. Orayı ayrıca anlatacağım. Ama bu vesile ile biz Alaattin'in doğum gününü kutlama fırsatı da bulduk. İnsan doğum gününde, eşya taşır mı? Üstelik henüz bir iki haftadır tanıdığı insanların eşyasını? Dost boşuna denmiyor!
Yazılarını büyük bir keyifle okuyorum Elifcim..Daha sık yaz lütfen..Sevgiyle kucaklıyorum seni..
ReplyDelete