Pages

Monday, 19 September 2011

Schoolbus - İstanbul'da 19 Eylül paniği haberlerine istinaden

Bir Pazartesi sabahı KW'de... Oğlumu okula bırakmak için yola çıktık, malum bir Pazartesi sendromu yaşıyor insan. Trafik görece yoğun (burada ne kadar yoğun olabilirse işte). Yollarda çocuklar okullarına yürüyorlar, çünkü genelde evlerine en yakın okula gidiyorlar. Bana göre de dünyanın en mantıklı şeyi. Bizdeki gibi ortalık okul servisinden geçilmiyor değil. Sadece sarı okul otobüsleri (Schoolbus! başlığa gönderme yaparak) var öğrenci taşıyan, onların da dokunulmazlığı var adeta: Çocukları alıyor ya da bırakıyorken, neredeyse bütün trafik duruyor, amaç çocukların güvenliği. Çocuk olduklarını, bazen öngörülemez davranışlar içerisinde olabileceklerini akıllarında tutarak. Bu manzaraya artık alıştık.
Schoolbus ile gidemiyorsa çocuklar, o zaman toplu taşıma araçlarını (ki burada sadece otobüsler var o anlamda, dolmuş, minibüs, metrobüs, deniz otobüsü, şehir hatları vapuru yok yani! Trenler var ama onlar sadece şehirlerarası işliyor, tramvay ise burada görmedik.) kullanıyorlar. Benim oğlumu okula arabayla götürmemin iki sebebi var: 1. şu anda bir arkadaşımızın evinde kalıyoruz, okula arabayla 20 dakika; 2. oğlum özel bir programa (IB) devam ediyor ve bu programı veren bu bölgede sadece tek bir okul var, yani evimize en yakın okul olamadı o yüzden, bundan böyle o da otobüsle gidecek.
Eğitim sistemini ayrıca anlatacağım, ancak beni çok heyecanlandırdığını söylemeden geçemeyeceğim yine de.
Ama asıl bu sabah gördüğümüz manzarayı paylaşmak istiyorum: Okula gidiş ve okuldan çıkış saatlerinde yaya geçitlerinde ellerinde "Stop!" işaretleri, üzerlerinde florasan renkli yelekleri ve şapkaları ile görevliler çocukların  zaten doğal olarak, sessiz bir toplumsal mutabakat ve terbiye ile sağlanmış olan güvenliklerini daha da arttırma çabasıyla, çocukların güvenle karşıdan karşıya geçmelerini sağlıyorlar. Bu görevi üstlenenler, genellikle ileri yaşlarda kadınlar ve erkekler. Burada hayat 60'ında bitmiyor! Bunu daha sonra anlatacağım. Bu sabah gördüğümüz kadın, okul otobüsünün yaklaştığını görerek yaya geçidinin kenarında dans etmeye başladı! Evet, bildiğiniz dans! Bugün Pazartesi, bu iş de çekilir mi demediği belliydi. Mutluydu, elinde taşıdığı işaretle, işe yaradığını bilmekten. Çocukların okula döndüğünü görmekten. Otobüs şoförü (ki onların da çoğu kadın!) ışıklarda durmuş, yeşil yanmasını beklerken, gülümsüyordu karşısındaki manzaraya. Bu gördüklerimiz karşısında şaşkınlığımız sürerken, iki kavşak sonrasında, yolun kenarında okula gitmek için arkadaşlarını bekleyen genç bir delikanlının (lise öğrencisi) da dans ettiğini gördük ve anladık ki, okula gitmekten mutlu bir nesil var bu ülkede! Pazartesi bile olsa!

No comments:

Post a Comment