Otobüslerin içerisinde "inecek" düğmesi yok, onun yerine "inecek" ipi var! Sarı bir kablo, boydan boya pencerelerin kenarlarından geçen (yukarıdaki fotoğrafa dikkatle bakarsanız, göreceksiniz). O ipe ya da kabloya asılmak gerekiyor, otobüsün durmasını istediğinizde.
Bir diğer tuhaf durum ise, ineceğinizde kapıların açılması ile ilgili: Ya kapının ortasındaki el işaretine el sallayacaksınız, bir sensör bunu algılayacak ve kapı açılacak (ya da tüm çabalarınıza rağmen, sensör sizi yoksayacak, görmeyecek, kapı açılmayacak, stres olacaksınız, ama sizden başka kimse stres olmayacak, herkes sakin, biri gelecek, elini sallayacak ve kapı nihayetinde açılacak). Ya da kapılardaki tutma yerlerini iteceksiniz ve kapı açılacak (bu daha kesin sonuç veriyor, daha az strese yol açıyor, tecrübeyle sabit).
Otobüs şoförüne, ki bunların çoğu kadın, yol sorduğunuzda öfleyip, pöflemeyecek ve hatta açık adres isteyecek, her otobüsün içerisinde mevcut olan ahizeyi kaldıracak, anında merkeze bağlanacak, verdiğiniz adrese en yakın durağı öğrenecek ve sizi o durakta indirecek! Yaşadım, gördüm, oradan biliyorum yani! Bu arada arkanızda otobüse binmeyi bekleyenler, itişmeyecek, sinirlenmeyecek. Böyle burası işte, herkesin sinirleri alınmış gibi.
Otobüsün içinde, şoför mahallinin hemen bitiminde yerde bir sarı çizgi var, ve bir de bir levha var ön camın üzerinde asılı olan, diyor ki özetle: "Bu sarı çizginin önünde yolcu olduğu taktirde, bu araç hareket etmeyecektir" Ve bu sabah öyle oldu gerçekten de, otobüs bekledi, son yolcu da ayağını sarı çizginin içine çekti ve otobüs öyle hareket etti. Dolayısıyla, otobüs dolduğunda, "ilerleyelim beyler" "kardeşim biraz daha sıkışsanız da biz de binsek" gibi monologlar yaşanmıyor, gerilim olmuyor. Biz mesela bu akşam eve gitmek için bineceğimiz otobüse bu yüzden binemedik, bir sonraki otobüse kaldık. Oysa bana göre o otobüs daha dışarıda kalanların en az iki katını alabilirdi!
Otobüslerin çoğu engelliler için özel donanımlı. Olmayanlar da tarifelerde açıkça belirtiliyor. Ayrıca bacağınızı mı kırdınız, hareket kabiliyetiniz mi kısıtlı, özel bir sistem kurmuşlar, sizi kapınızdan alıp, kapınıza bırakıyor, ve tüm bunlar aynı toplu taşıma hizmeti anlayışı ile yapılıyor.
Otobüsler belli ki milyon dolarlara alınmamış, o denli lüks değil, ama son derece fonksiyonel. Ortadaki koltuklar kapanıp, tekerlekli sandalye, ya da bebek arabası için yer açılabiliyor ve o koltuklarda oturanlar ikaz edilmeye gerek kalmadan yer veriyorlar. Bugün bindiğim otobüs, ki küçük sayılabilecek bir otobüstü, biri ikiz bebekler için olmak üzere, iki bebek arabasını aynı anda sığdırabildi bu alana. Tekerlekli sandalyedekiler, bebek arabası kullananlar, yaşlılar için otobüs alçalabiliyor kaldırımın kenarında, bu da tabii binmelerini kolaylaştırıyor. Herşey düşünülmüş yani, ve herşey işliyor.
Yalnız otobüsleri hor kullanıyor buradaki gençler, kahveyle, yiyecekle binmek serbest, ama sonra çöplerini yanlarına almıyorlar, otobüste bırakıyorlar. Yine de otobüsler çöplüğe dönmüyor, bunu ben de anlamadım, nasıl oluyor.
Bir özellik daha var burada: Bisikleti olanlar, otobüs durduğunda bisikletlerini otobüsün önüne asabiliyorlar. En üstteki resimde göreceksiniz. Bunu şehirlerarası otobüslerde de böyle yapıyorlar.
Bu arada şehirlerarası otobüs duraklarında, durağın içerisinde ısıtıcı var, düğmeye basınca 10 dakika süreyle ısıtıyor durağı. Yani soğukla da yaşamayı biliyorlar.
Anlaşıldığı üzere bugün günümü toplu taşıma araçlarında geçirdim ve çok memnun kaldım. En uzun yazımı da böylece yazmış oldum şimdilik.
Yakında size olumsuzlukları da aktarabilmeyi umuyorum, çünkü bu kadar herşey tıkır tıkır işlerken insan biraz sıkılıyor haliyle!