Babamı kaybettiğim günde, babamı kaybettikten 15 yıl sonra amcamı kaybettim. Bir gece yarısı gelen mesajla aldım haberini. Yapacak hiçbir şey yoktu, teselliyi oğullarımda, sevgilimde ve telefonla ulaşabildiğim sevdiklerimde buldum. Babamı yazacağım bir gün, ve amcalarımı, o güzel insanları, şimdi bizden uzakta bir diyarda buluşan 3 güzel insanı ve onları güzel yapan annelerini! Ama o gün, bugün değil!
Kar ve kar ile ilgili deneyimlerimizi yazmak isterdim, ama onun yerine Kanada'ya getirdiğimiz muhteşem ılıman iklimi yaşıyoruz şu anda.
Epey aşama kaydettik yeni bir ortama alışmak konusunda. Oğlum sessiz sedasız kendi dönüşümünü gerçekleştiriyor. Bugün itibariyle İspanyolca da öğrenmeye başladı. Ben de buradaki hayata uyum sağlamaya çalışıyorum. Etrafımızda çok güzel insanlar gördük bugüne kadar, bu bize güç verdi sevdiklerimizden uzakta olduğumuz günler için.
Burada toplumun büyük harflerle yazdığı değerlerin başında "DIVERSITY" geliyor, çünkü Kanada nüfus politikasını göçmenlik üzerine kuran bir ülke ve istatistiklere göre Kitchener-Waterloo bölgesi de son dönemlerde en çok göçmenin yerleştiği bölgelerden. Her ırktan, dinden, dilden, etnik kökenden insan var burada. Ve onlarla toplumun zenginleştiğine inanıyor ve bu inancı daha da ileri götürmeye, hayatın içine taşımaya, bir yaşam biçimi haline getirmeye çalışıyorlar.
Bu sabah bölge belediyesinin binasında Dialogue on Diversity etkinlikleri kapsamında "Colour Me" adlı bir belgesel gösterimine katıldım. Şubat ayı burada "Month of Black History" olarak kutlanıyor. Geçmişte yaşananlardan öğrenmeye, geçmişle barışmaya çalışıyorlar. Pek çok sorun böyle çözülebiliyor, unutmak-unutturmak yerine, ders almak, yüzleşmek daha kalıcı çözümler getirebiliyor sorunlara. Kafalarını kuma gömmek yerine, tüm iletişim kanallarını açık tutmaya çalışıyorlar. Çeşitliliğin, bir tehdit değil, aksine zenginlik olduğunu görmek, medeniyet anlamında gelişmeyi de beraberinde getiriyor.
Güzel bir belgeseldi gösterilen. Yıllar önce Almanya dönüşümüzde ben ve kız kardeşim benzer bir video çekimine katılmıştık, Almanya'dan kesin dönüş yapan öğrencilerin yaşadıkları sıkıntıları anlatan bir belgeseldi o da, Alman Hükümeti tarafından desteklenen, Almanya'daki okullarda gösterilen bir videoydu. Çok keyif almıştık, çok da mutlu olmuştuk bizi dinleyen birileri olduğu için.
Bu videoda da siyah ırktan geçlerle çalışmışlar. Lise öğrencilerinin hayattan neler beklediği, siyah olmanın ne demek olduğu, "stereotype" insanlar olmamanın, kendini bulmanın önemi vurgulanıyordu. Beyaz bir anne ve siyah bir babanın çocuğu olan, "melez" olmanın sıkıntılarıyla büyümüş bir aktör-komedyen, burada tercih edilen tabirle "motivation speaker" tarafından gerçekleştirilen bir projeydi. Çok başarılı bulduğumu söylemeliyim.
Bu etkinliği de tabii bir "networking" imkanı olarak değerlendirdim. Yeni insanlarla tanıştım. Yeni insanlar beni buldu, hatta CTV muhabiri "hikayemle" ilgilendiğini söyleyerek, telefonumu aldı, çünkü benim yine söyleyecek sözüm vardı bu toplantıda da. Çok mutlu ve zenginleşmiş olarak ayrıldım oradan.
5 ay önce geldiğim bu ülkede, her yeni gün yeni şeyler öğrendim, kimi gün küçük, kimi gün büyük adımlar attım. Etrafımda bana inanan, beni destekleyen pek çok insan buldum! Ve bugün, beni çok heyecanlandıran yeni bir işe başladım: Intercultural Conflict Resolution Project Service Cooordinator. Burada Community Justice Initiatives adında bir sivil toplum örgütü var. Onlarla birlikte çalışacağım bundan sonraki 8 hafta boyunca. Sonrasına ise bakacağız hep birlikte. Ama çok inandığım bir alanda, "Diversity" anlamında katkı sağlayabileceğim için çok mutluyum!
İlerisi için hayallerim, bu hayalleri gerçekleştirmek için her zamankinden fazla enerjim, coşkum, tutkum ve desteğim var!